Karanlık Mod
02-05-2024
Logo
Ramazan Hadisleri 1427 – Ümmetin Düzelmesi Yüksek Gayret Sahibi Olmasında - Ders 24: İnsan Zamandan Nasıl Yararlanır?
   
 
 
Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla  
 

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun. Salat ve selam doğru ve güvenilir Peygamberimiz (s.a.v.)’e olsun. Değerli kardeşlerim; “Ümmetin Düzelmesi Yüksek Gayret Sahibi Olmasında” derslerinin bir yenisiyle birlikteyiz. Günün konusu: Zamanın yönetimi.

Zaman ile İlgili Gerçekler:


Zaman ile ilgili çok mühim gerçekler vardır.

Birinci Gerçek: İnsan Vakittir:


Sen ey insan, zamansın! Ve sen ey insan, birkaç günsün! Her geçen gün senden de birkaç parça eksilir. Sen ey insan, vakitten daha değerli bir şeye sahip değilsin! Hatta ana sermayen vakittir. Ve hatta öyle ki Allah Teala Asr Suresi’nde, ne olursan ol, hangi büyüklükte bulunursan bulun ziyanda olduğunu vurguluyor. Sahip olduğun servetle, yükseldiğin mevki ile ziyandasın. Çünkü vakit geçti mi seni tüketir. İnsan birkaç gündür; geçen her gün ile birlikte ondan da bir parça gider. Doğan hiçbir gün yoktur ki şöyle seslenmesin: Ey İnsanoğlu! Ben yeni bir yaratılışım. Senin yaptıklarına şahidim. Benden yararlan. Çünkü ben, kıyamete kadar dönmeyeceğim.

İkinci Gerçek: Başarılı Olanlar, Vakti İyi Değerlendirenlerdir:


Kardeşlerim; hayatta başarılı olan, ilmiyle amel eden büyük alimler; Allah’ı ve yolunu bilen ümmetin önderleri, vakitlerinden iyi bir şekilde yararlanmışlardır.
İnsanın en derinlerine, zamanın maldan daha değerli olduğunun farkında olmadan yerleşmiş olduğunu bir delille size açıklayacağım.  – Allah korusun, Allah göstermesin- insan, ameliyat gerektiren ve (bu ameliyatla) mevcut durumunun yanında birkaç sene daha  yaşayacağına dair ümit beslediği,  amansız bir hastalığa yakalanınca sahip olduğu en değerli şeyi satar, evini satar. Belki birkaç sene daha yaşarım (ümidi ile) ameliyatı dener.
İnsanın en derinlerine zamanın maldan daha değerli olduğu (hissi) yerleşmiştir. Şimdi bu hakikate binaen:

Üçüncü Gerçek: Bir Ahmaktan Başkası Vakti Boşa Harcamaz:

İçimizden biri yüz bin lirayı tutup gözümüzün önünde yaksa aklı hakkında kesin hükümüz ne olur? Bazı sorunları çözebilecek yüz bün lirayı yakıyorsun! Ahmak, net hüküm. Yüz bin lirayı yakan ahmak olarak nitelendiriliyorsa, zaman maldan daha değerli iken, onu heder eden nasıl nitelendirilir?
Bu yüzden mümin, vakti konusunda hırslı davranır. Çünkü ana sermayesi zamandır. Kıyamet günü insan, sadece güzel yararlanamadığı vakit için pişmanlık duyar. Yeryüzünde hiçbir insan yoktur ki Rasulullah (s.a.v.) gibi vaktinden nasıl yararlanacağını bilsin. Bu yüzden o, kıymetli ömrü adına yemin etmiştir.

Dördüncü Gerçek: Ömür, İnsanın Dünyadaki Yolculuk Süresidir:


Bazı alimler şöyle der: “Kul, dünyaya ayak bastığı andan itibaren Rabbine doğru giden bir yolculuktadır. Yolculuk süresi ise kendisine yazılan ömürdür.” Ömür, insanın bu dünyada Rabbine doğru gittiği yolculuk süresidir. Günler ve geceler de bu yolculuğun aşamalarıdır.

Beşinci Gerçek: Yeni Günü Yakala:


Hz. Peygamber (s.a.v.) bize, uyandığımızda şöyle dememizi öğretti:

(( الحمد الله الذي عافاني في جسدي ورد علي روحي وأذن لي بذكره ))

[ الترمذي عن أبي هريرة]

(( Vücudumu afiyette kılan, bana ruhumu geri veren, kendisini zikretmeye müsaade eden Allah’a hamdolsun. ))

 

(Tirmizi’nin Ebu Hureyre’den rivayeti)

 
Yeni bir gün yaşamama müsaade etti; burası önemli. Uyandığımda bunun anlamı, Allah’ın yeni bir gün yaşamama izin vermiş olmasıdır.
Her gün ve her gece bir aşamadır. Bu yüzden şafağı söken hiçbir gün yoktur ki şöyle seslenmesin: Ey İnsanoğlu! Ben yeni bir yaratılışım. Yaptıklarına şahidim. Benden yararlan. Çünkü ben, kıyamete kadar dönmeyeceğim. 

Altıncı Gerçek: Zaman, Sorumlu Olduğumuz Nimetlerdendir:


Kıymetli kardeşlerim; Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyuruyor:

(( نعمتان مغبون فيهما كثير من الناس: الصحة، والفراغ ))

 

[ أخرجه البخاري والترمذي وابن ماجة عن ابن عباس ]

 

(( İki nimet vardır ki, insanların çoğu bunda aldanmıştır; sıhhat ve boş vakit. ))

 

(Buhari, Tirmizi ve İbni Mace İbni Abbas’tan rivayet etmiştir.)


Bu yüzden:

﴾ ثُمَّ لَتُسْأَلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ النَّعِيمِ ﴿

( سورة التكاثر )

( Sonra andolsun ki, o gün her nimetten sorgulanacaksınız. )

 

(Tekasür/8)


Bazı alimler, nimeti boş vakit olarak yorumlamışlardır. Çünkü bu vakti Allah’a itaatle de geçirebilirsin boşa da harcayabilirsin ya da suç ve günahlarla da doldurabilirsin. Birinci durum başarı, ikincisi akılsızlık, sonuncusu ise büyük bir hatadır.  

Yedinci Gerçek: Zamanın Onlar İçin Kıymetli Olmaması Ümmetin Geri Kalmasının Sebeplerindendir:


Çok az insan zamanı iyi yönetir. Ümmetin geri kalmasının sebeplerinden biri de zamanın kesinlikle değerinin olmamasıdır. İnsan, ne ileri ne de geri götüren önemsiz işlerin başında uzun saatler harcıyor.

Size Uyarıcı Geldi: Peki Uyarıcı Ne ?


Bu yüzden Allah azze ve celle azabı arzulayanları azarlayarak şöyle buyuruyor:

﴾ أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَاءَكُمُ النَّذِيرُ ﴿ 

( سورة فاطر الآية: 37 )

( Sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti. ) 

(Fatır/37)

 

Birinci Görüş: Kur’an-ı Kerim:


İmam Kurtubi şöyle der: “Uyarıcı Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü onda kıyamet gününden sahneler vardır.”

İkinci Görüş: Hz. Peygamber (s.a.v.):


Bazı alimler şöyle demişlerdir: “Uyarıcı, hadisleriyle Hz. Peygamber (s.a.v.)’dir.”

(( أكثروا ذكر هادم اللذات )) 

[ ورواه الديلمي عن أنس ] 

(( Lezzetleri yıkan zikri çoğaltın. ))

 

(Deylemi Enes’ten rivayet etmiştir)


Sevdiklerin ayrılır, gruplar dağılır:

((عش ما شئت فإنك ميت، وأحبب من شئت فإنك مفارقه، واعمل ما شئت فإنك مجزي به ))

 

[ أخرجه الشيرازي، و الحاكم، والبيهقي، عن سهل بن سعد البيهقي، عن جابر أبو نعيم ]

(( Ne kadar yaşarsan yaşa (bir gün) öleceksin. Kimi seversen sev bir gün ayrılacaksın. Ne yaparsan yap karşılığını göreceksin. ))

 

(Şirazi, el-Hakim ve Beyhaki Sehl b. Sa’d el-Beyhaki’den, o da Cabr b. Ebu Naim’den rivayet etmiştir.)

 

Üçüncü Görüş: Kırk Yaş:


Bazı alimler şöyle der: “Uyarıcı kırk yaştır. Kırkına giren ahiret çarşısına girmiş demektir. Bazı eserlerde de şu şekilde geçer: “ Kırk yaşına gelip de iyiliği kötülüğünü geçmeyen cehenneme hazırlansın. Kırk yaş olgunluk yaşıdır. Peki bu yaşta ne yapman uygun olur? İnsan sürekli yolculuk yapsa, yolculuğunun son kısmında planını yansıtmaya başlar ve dönüş biletlerini alır, hediyeler alır, ülkesindeki işine devam etmek için kendini hazırlar. Öyleyse: Bir süre sonra plan değişikliği yapmak gerekir. Kim kırkına girmişse ahiretin çarşısına girmiş demektir. Uyarıcı, kırk yaştır.

Dördüncü Görüş: Altmış Yaş:


Bazı alimler (uyarıcının) altmış yaş olduğunu söylemişlerdir.

Beşinci Görüş: Ağarmış Saç:


Alimlerin bir kısmı da (uyarıcının) saçtaki ağarma olduğunu söylemiştir.
“Ey kulum! Yaşın ilerledi, görüşün zayıfladı, sırtın büküldü, saçların ağardı. Benden utan ki ben de senden utanayım.”

Altıncı Görüş: Felaketler:


Bazı alimler şöyle der: “Uyarıcı, felaketlerdir.”
Çok ince bir ayet:

﴾ وَلَوْلَا أَنْ تُصِيبَهُمْ مُصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَيَقُولُوا ﴿

( سورة القصص الآية: 47 )

( Kendi yaptıkları sebebi ile başlarına bir musibet gelip de, diyecek olsalardı… )

 

(Kasas /47)


Kıyamet günü:

﴾ رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولاً فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَذِلَّ وَنَخْزَى ﴿

( سورة طه )

( Ey Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de alçalıp rezil olmadan önce ayetlerine uysaydık” derlerdi. )

 

(Taha/34)


Bir başka ayette:

﴾ فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ ﴿

 

( سورة القصص )

 

( Ayetlerine uysak ve müminlerden olsaydık. )

 

(Kasas/47)


Bunun anlamı, Allah Teala’nın felaketten insana bir mesaj vermesidir ki bu da, uyarıcıdır.

Yedinci Görüş: Yakınların Ölümü:


Yakınların ölümü uyarıcıdır.
Her insanın bir ömrü var. Bazen, aynı yaşta olduğu birkaç kişi vefat eder. Bu, ecelin yaklaştığı anlamına gelir. İnsan için en ince öğüt, 30-40-50-55-60 yaşlarıdır. Ansızın bir arkadaşı ölür, sonra bir diğeri ölür. Yakın ve akranların ölümü ise bir mesajdır. 

İçinde Bulunduğun Zaman Senin:


Kardeşlerim; geçen geçti, ümit edilen kaybolup gitti; içinde olduğun zaman senin. Gerçekten, içinde bulunduğumuz zamandan başkasına sahip değiliz; geçmiş gitti, geri dönmeyecek. Geleceğe ise sahip değiliz.
Birçok kez, bir kimsenin bana yirmi yıllık planlarından bahsedip  sonra aynı gün ölüm haberini okuyarak şaşırdığım bir olay zikretmişimdir.  Geleceğe sahip değilsin. Hiçbir insan yoktur ki gelecek ile ilgili zihninde yüzlerce plan olmasın. Ama ölüm meleği gelir ve bütün o planları iptal eder. Bir mezarlığı ziyaret ettiğinde kesin olarak bil ki, bütün o ölüler, işlerini tamamlayamadan öldüler. Hepsinin hayalleri, planları, tutkuları vardı. Ölüm geldi ve hepsini sona erdirdi.

Ölüm, Göz Açıp Kapamaktan Daha Hızlı Bir Ayrılık Anıdır:


Şüphesiz insan; güç, hükümranlık, kudret, zenginlik, statü ve makam adına sahip olduğu her şeyle kalbin atışlarına bağlıdır. Kalp durdu mu her şey biter. Bütün serveti; menkul ve gayrimenkulleri, dövizleri, hisseleri, şirketleri başkasının olur. Kalp durdu mu her şey biter. Sahip olduğu her şey başkasına geçer.
 Bu yüzden; eğer insan bütün yumurtaları tek bir seleye koyarsa en büyük kumarbaz, en büyük maceraperest demektir. Ahirette seni öne geçirecek bir şey yapmalısın. Çünkü ölüm geldiğinde yaptığını önünde göreceksin.

﴾ نُورُهُمْ يَسْعَى بَيْنَ أَيْدِيهِمْ ﴿

( سورة التحريم الآية: 8 )

( Onların nurları önlerinden aydınlatır. )

 

(Tahrim /8)

 

 Günler Beş Tanedir: Kayıp, Şahit, Gelecek, Vaat edilmiş ve Uzatılmış:


Bu nedenle; kayıp, şahit, gelecek, vaat edilmiş ve uzatılmış bir gün vardır. Kayıp olan (gün) geçmiştir, şahit olan gün ise yaşadığımız zamandır. Şahit olan (bu) günden başkasına sahip değilsin. Önünde ise gelecek olan gün var ki o, ölümdür. Vaat edilen gün kıyamet, uzatılmış gün de sonsuzluktur. Sonsuzluk, ölüm ve kıyamet. Hiç kimsenin bu üç günden kurtuluşu yok. (Bütün) bu günlerin en önemlisi ise şahit olan gündür. Bu yüzden bazı eserlerde şöyle geçer: “Erteleyenler helak oldu.”
(Bazı alimler) şöyle demişlerdir: “(Vakti) kaçırma –vaktin ziyan edilmesi- ölümden daha şiddetlidir. Çünkü (vakti) kaçırma hak (edilenin) sonlandırılması, ölüm ise yaratılışın sonlandırılmasıdır. Salih kimseler ömrün kısalığını anlayınca vakitlere dikkat ederek koştular, gecelerini gündüzlerine kattılar. 

﴾ وَسَارِعُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا السَّمَوَاتُ وَالْأَرْضُ ﴿

( سورة آل عمران الآية: 133 )

( Rabbinizin bağışına, genişliği göklerle yer arası kadar olan cennete koşun. )

 

(Ali İmran/133)

 

Vaktin Bereketi:


Bazı alimler şöyle demişlerdir: “Eğer Allah bir kulu için hayır murat ederse ona vakitle yardım eder ve vaktini ona yardımcı kılar. Allah müminin vaktini bereketlendirir ve (bu sayede) kısa sürede pek çok iş yapar.” Bazı alimlerin eserleri vefatlarından sonra hesaplanıp yaşam sürelerine göre bölünmüş ve her güne düşen pay doksan sayfa çıkmıştır. Ömürlerine göre pay edilen,her güne doksan sayfa eser. 
Bazen kısa sürede kocaman işler yapabilirsin. Bu, Allah’ın bahşettiği bir başarıdır. 
Bu yüzden; Allah’ın ömrümüzdeki bereketi alıp götürmesinden korkuyorum. İnsan abuk sabuk işlerle meşgul olabilir. Mesela bir makine hatasından, makinenin kurulumundaki bir hatadan dolayı vaktinin bir haftası heder olur ya da herhangi bir şey kırılır ve haberleşmek, yolculuk yapmak icap eder ve fabrika sekteye uğrar. İnsan, Allah’a itaat (görevini), O’na ibadetini yerine getirmezse Allah, o kimsenin vaktini yok etmeye kadirdir. Bununla ilgili pek çok örnek var:
(Örneğin)  öyle bir konu olmasa bütün o vakte ihtiyaç duymayacağın bir konuda saatlerini, aylarını, senelerini kaybedebilirsin. Namaz kılma, ibadetleri eda etme ya da bir ilim meclisinde bulunma konusunda cimri davranma. Çünkü böyle davranırsan Allah, böyle bir insanı, vaktini yok ederek cezalandırır.  
Hepimizin bir ailesi var. (Farz et ki) oğlunun ateşi yükseliyor ve doktor menenjit olabilir diyerek tahlil yaptırmanı ve röntgen çektirmeni istiyor. On bin liranın yanında iki üç hafta sürekli hareket ve sonra teşhisin yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Vakit harcıyorsun, sinirlerin yıpranıyor ve mesele aslında hiç var olmayabiliyor. 
Şüphesiz her insan, ibadetleri eda etme, ilim meclisinde bulunma ya da salih amel işleme konusunda Rabbine karşı cimri davranıyor. Allah insanın vaktini heder etmeye, yok etmeye kadirdir.
Bazen bir insan bir motor kurar. İlk aşamada bulunması gereken bir parçayı unutur ve yedi saat sonra bu parçayı bulur. Sonra motoru tekrar kurmak zorunda kalır. (İşte bunun gibi) Allah, insanın onlarca saatini yok etmeye kadirdir.

Kaçan Vaktin Pişmanlığıyla Meşgul Olma:


Kaçan vakte pişmanlıkla meşgul olmak şimdiki zamanı kaybetmektir. Biriyle oturursun, bir de bakarsın ki her oturuşta kendisine teklif edilip de almadığı (sonra) değeri yüz kat artan bir yere hayıflanır. Yirmi sene içi yanar durur. (Oysa) geçen geçti, ümit edilen kaybolup gitti. İçinde olduğun zaman senin.
İnsan vardır yakınma halindedir; geçmişin hatalarıyla yaşar. Geçen geçti, ümit edilen kaybolup gitti. İçinde olduğun zaman senin.
Kendine karşı gaflette olan kimsenin vakitleri küçülür, kayıpları büyür, tasaları artar. Ya            (zaman) geçerken kaybettiklerinin miktarını bilse hali nasıl olur? Dönmek ister; ama kendisiyle dönme isteği arasında engel oluşur. Kaçırdıklarını almak ister; ama yeni günde dünü geri getirmek, uzak bir yerden (kaçıp gidenlere) kavuşmak nasıl mümkün olur.
Nefretin Belirtilerinden Biri Vakti Ziyan Etmektir:
Vakti ziyan etmek (Allah’ın) nefretinin bir işaretidir. Allah’ın seni sevip sevmediğini bilmek istersen vaktinden (anlayabilirsin). Vakit dedikoduyla, münakaşayla, sorunlarla ziyan edilir. Değerli bir vaktin düşmanlıklarla tüketildiğini görebilir; tamamıyla husumetlerle dolu, içinde şeytanın oluğu, her gün önemsiz bir sorun, gergin sinirler, nefret dolu kalpler ile karmaşık bir durumun içinde olan bir ev bulabilirsin. 

Zamanı Yönetmedeki Başarı Mutluluk Sebebidir:


İnsan, zamanı yönetme ve ondan yararlanma konusunda başarılı olduğunda artık mutlu insanlardandır. İnsanların sadece % 3’ünün zamanını iyi yönettiğini size tekrar vurguluyorum.
Bir kimsenin plan yapmadığı bir yığın işi olabilir. Şehrin en uzak yerine gider, sonra geri döner, sonra aynı yerde başka bir işinin daha olduğunu hatırlar ve böylece saatler harcar.
Bu yüzden kardeşlerim, yapacağın en iyi şey vakti iyi yönetmektir. Ömer bin Abdulaziz şöyle diyor: “Gece ve gündüz sana tesir eder.”
(Bunun) en net göstergesi: Elli yıl ya da yirmi yıl önceki bir fotoğrafına bak; çok büyük bir fark vardır. Gecenin ve gündüzün yaptığı budur.
“Gece ve gündüz sende etki bırakıyor. Sen (de) onlarda etki bırak.”

Tüketerek ve Yararlanarak Sarf Etme Arasında Vakit:


Vakti ya tüketerek ya da yararlanarak  geçirirsin. Çoğu insanın yaptığı gibi vakit, tüketilerek geçirilir. Yerler, içerler, eğlenirler ve sonra salih bir amelleri olmadan, elleri boş, ansızın ölürler. Mümin ise vaktini, ondan yararlanarak geçirir. Sona erecek olan vakitte, zaman geçtikten sonra ona faydası olacak bir iş yapar.

Hayatında Dört Şeyi Yapan Ziyana Uğramaz:


Bu nedenle, insana fayda veren dört şeydir:

1- İman Oturumu:

﴾ وَالْعَصْرِ*إِنَّ الْإِنْسَانَ لَفِي خُسْرٍ * إِلَّا الَّذِينَ آمَنُوا ﴿

 

( Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir. Ancak iman edip de )

2- Salih Amel:

﴾ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ ﴿

 

( Salih ameller işleyenler )

3- Hakkı Tavsiye Etme:

﴾ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ ﴿

 

( Hakkı tavsiye edenler )

4- Sabrı Tavsiye Etmeye Davet:

﴾ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ ﴿

( سورة العصر )

( Birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka. )

 

(Asr Suresi)


Bu dört şeyi ya da bir kısmını hayatında uygularsan ziyanda değilsin demektir. En büyük servete sahip olup da bu dört şeyden gafil olduğunda ise ziyandasın. Bu yüzden Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: 

(( سبع يجري للعبد أجرهن، وهو في قبره بعد موته: من علّم علما، أو أجرى نهرا، أو حفر بئرا، أو غرس نخلا، أو بنى مسجدا، أو ورث مصحفا، أو ترك ولدا يستغفر له بعد موته ))

[ أخرجه البزار عن أنس ]

(( Şu yedi şeyi yapan, öldükten sonra da sürekli sevap kazanır: İlim öğreten, bir çeşme yapan, bir su kuyusu açan, bir meyveli ağaç diken, bir cami yapan, bir Mushaf yazan, kendisine dua eden bir evlat bırakan. ))

 

(Bezzar Enes’ten rivayet etmiştir.)


Ölümden sonra devam eden amellere sarıl.

Mevcut Diller

Resmi Gizle